Elektrikli Otomobillerin Geleceği
Hibrid -yani benzinli/dizel veya jeneratör motor ile birlikte elektrik motoruna sahip- otomobiller önümüzdeki 10 yıl daha satıştaki liderliğini koruyacak gibi görünüyor. Fakat aynı gelişmeyi hem teknolojik hem de verimlilik açısından sürdürmeleri olası ihtimal olarak görünmüyor. Özellikle çok daha küçük hacimli (1lt ve altı) benzinli motorlar ile desteklenmiş elektrikli otomobiller ileRangeExtended dediğimiz, jeneratör motoru sayesinde menzili artırılmış Elektrikli otomobillerin üretim şekli daha fazla benimsenecek.
Lithium-ion pil Teknolojisi nin gün geçtikçe ilerlemesi ve pil kapasitelerini maksimum seviyelere ulaştırma çabaları önümüzdeki 5 yıl hızlanarak artacak.
Pil kapasitesinin ve verimlilik ömrünün uzaması ile birlikte, otomobilde elektrik motorunun yanında başka bir motora ihtiyaç duyulması da ortadan kalkmış olacak. Elektrik motoru dışındaki fazladan yer kaplayan malzemeler çıktığında, yerini daha fazla yeni nesil batarya grubu almış olacak. Otomobilin ağırlığını çok fazla artırmadan, optimum ölçülerde tutarak maksimum menzil mesafesine ulaşılmış olacaktır.
( Yeni teknolojiler konusunda BOSCH’tan Gökhan Tunçdöken ile yaptığımızRöportaj a göz atabilirsiniz. )
Elektrikli otomobillerin Türkiye’deki gelişmesinde ise, büyük ölçüde devletin sağlayacağı teşvikler ile uygulayacağı regülasyonlar doğrultusunda, kanun yapıcılar sektörün geleceğinde büyük oranda belirleyici bir rol üstlenecek. 2011 yılında sadece elektrikli otomobillere yönelik (hibrid motorlu araçlar dahil edilmedi) ÖTV oranlarındaki indirim, satış anlamında sektörü çok fazla etkilemedi.
Kws oranlarına göre yapılan uygulamaya göre 85kW ve altı araçlar için ÖTV %3, 86-120kW için %7, 120kW ve üstü araçlar için de %15 olarak belirlenmişti. 1600cc diğer motor gruplarına uygulanan ÖTV oranının %45 ve üstü olduğunu düşünürsek, aslında makul bir değerlendirme yapılmıştı. Fakat yine de satışlara etkisi tek başına yeterli olmadı. Bunun çeşitli sebepleri var. 2015 yılı ilk yarısına kadar ülkemizde, 85kW altında 12 adet, 120kW üstünde ise 30 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleştirildi. Bu satış rakamları ülkemizde elektrikli otomobil sektörünün gelişmesine hiçbir katkıda bulunmayacaktır.
ÖTV oranlarındaki ayarlamanın yanında, standart motora sahip araçlar için vergilendirme sistemi de yeniden değerlendirilmeli, AB normlarına bir an önce geçilmelidir. Geçen yıl başlanan CO2 emisyon oranlarına göre vergilendirme çalışmaları bir an önce tamamlanmalı ve hayata geçirilmelidir. Avrupa ülkelerinin uyguladığı bu vergilendirme şekline göre, yüksek CO2 salımına yüksek vergilendirme yöntemi uygulanmaktadır. Özellikle 120g/m3 üzeri CO2 salımı olan bir aracın vergisi ciddi rakamları bulmaktadır.
2020 yılına kadar CO2 salımına göre vergilendirme oranlarını koruyacak olan Avrupa Birliği, 2025 yılına gelmeden bu oranları daha da yukarı çekmeye, yüksek CO2 salımına daha yüksek vergi uygulayacağını vurgulamıştı. Dolayısıyla, otomotiv firmaları da 70-80g/m3 CO2 salımına sahip daha küçük motorlu araçların üretim planlarını artırmaya, hatta bugünden birçok modellerini hibrid motorlu olacak şekilde dönüştürmeye başladılar bile.
Bu konuda en radikal kararı geçtiğimiz günlerde BMW bir açıklama ile duyurmuş, önümüzdeki 10 yıl içerisinde tüm segmentteki modellerinin hibrid ve elektrikli motora sahip araçlar olacağını bildirmişti. Daha az vergi ödemek isteyen tüketici de daha az CO2 emisyon oranına sahip araçları veya sıfır emisyonlu elektrikli otomobilleri tercih etme yoluna gidecektir.
Türkiye olarak bizim de önceliğimiz, hem çevresel etkileri göz önünde bulundurarak hem de AB standartlarını yakalayabilmek adına, düşük CO2 emisyon oranına sahip otomobil üretimini desteklemeli, özellikle %100 elektrikli otomobil alımı yapacak tüketiciye, araç bedelinin %20’sine parasal teşvik vererek sürdürülebilir olmasını sağlayabilmelidir. Yerel yönetimler, UKOME ve il özel idareleri birlikte çalışmalar yapmalı, nüfus yoğunluğunun fazla olduğu şehir merkezlerinde, kültürel ve turistik bölgelerde, özel anlam ifade eden kent meydanları,park,bahçe ve ormanlık alanlarda, araç giriş-çıkışları minimum seviyede tutulacak çalışmalar yapmalı, özellikle sıfır emisyonlu elektrikli otomobiller ve otobüsler için bu bölgelerde geçiş üstünlüğü sağlanmalıdır.
Şehir içi yoğun trafik alanlarında elektrikli otomobillere özel şeritler ayrılmalı veya özel otobüs şeritlerini kullanabilmelidir.
Elbette bu uygulamalar büyük şehirlerde elektrikli otomobillerin satışlarını etkileyebilecek düzenlemelerdir. Elektrikli otomobiller fiyatlarının halen yüksek seviyelerde olmalarına karşın, gelecek talepleri sektör temsilcileri mutlaka değerlendirecek, devletin yerli elektrikli otomobil lansmanı ile de açık pazarda rekabet ortamı oluşacaktır. Özellikle avrupa ve ABD’deki satış adetleri oldukça yüksek olan 4 büyük markanın modelleri de bu vesile ile Türkiye pazarında satışına başlanması mümkün olacaktır.
Hazırladığımız raporun detaylarına buradan ulaşabilirsiniz;
> https://tehad.org