GenelHaberlerMakalelerManşet

Yeni otomobil almayı planlayanlar, Elektrikliye nasıl yönlendirilir?

YazıYorum / Berkan BAYRAM

Elektrikli ulaşımı konuştuğumuz bu günlerde, önümüzdeki süreç daha fazla gelişmelerin yaşanacağı bir zemin hazırlıyor. Devletler, toplumlar ve şirketler sürdürülebilir temiz gelecek başlığı altında birleşiyor. Her kurum kendi özel ajandasını ve yol haritasını oluştursa da, nihayetinde dünyanın geleceği ve insanların yaşam kalitesinin artırılması açısından doğru bir çalışmanın yapıldığı muhakkak. Peki bu çalışma tüketiciye bırakılsa nasıl bir sonuç alınırdı?

Avrupa’nın sera gazı emisyonlarını düşürme hedefli çalışmaları ortada. Ülkemizde de bu yönde çalışmalar bulunuyor fakat yeterli değil. Özellikle Avrupa devletlerinin ciddi bir şekilde sergilediği fosil yakıtlı araçların hem satışının hem de üretimlerinin sonlandırılmasına yönelik tedbir kararlarının benzerini ülkemizde de görmemiz, pek olası değil. Fikirlerin ötesinde, bir çok akademik çalışmanın da gösterdiği gibi, %100 elektrikli araçların fosil yakıtlı araçların tek alternatifi olduğu ve en düşük çevresel etkiye sahip olduğu ortada.
İşte burada kritik soru karşımıza çıkıyor;

  • Yeni otomobil almayı planlayan tüketicinin %100 elektrikli otomobile yönlendirilmesi nasıl sağlanabilir?

Elektrikli araçların sadece tüketici tarafında kullanımının haricinde, her türlü hizmet modellerinde de yer alabilecek hale gelmesi cazibesini artıran bir unsur. Diğer taraftan fiyat, performans, ideal menzil aralığı ve hızla artan şarj istasyonlarının sayısı ile de çekiciliğin artıyor. Ama yine de, geleneksel otomobil kullanıcısının büyük çoğunluğu, elektrikli otomobil ile şarj istasyonunun bağlantısına ilk kez şahit olduğunda, kafasında cevap verilmesi güç sorular birikiyor. İşte tam bu noktada, hiç bir klasik tüketiciyi kısa zamanda ikna etme şansınız yoktur. Yeniliğe açık olanla, geleneksel tüketim anlayışı içerisinde yaşayan tüketici arasında bir adaptasyon, geçiş süreci bulunur. İlk kolay adım, elektrikli otomobilin evde prize takılması ile şarj yönteminin basitliğini göstermek ile atılacaktır. Bir elektrikli otomobili, akaryakıt istasyonuna bağımlı fosil yakıtlı bir otomobilden ayıran en belirgin özellik, evinizde cep telefonu şarj eder gibi otomobil şarj etme rahatlığıdır. Evde aracınızı şarja takmak bir kaç saniye sürer. Evden başlattığınız yolculuk ise büyük çoğunlukla hiç durmaya ihtiyaç duymayacağınız bir menzil aralığına sahip olacaktır.

İdeal senaryolar ile gerçek yaşam arasındaki bağ!
Sorun şu ki, elektrikli otomobilinizi bir gecede şarj etmek için ihtiyaç duyacağınız tek şey, parklama yaptığınız yerin sahibi olmanızdır. Ülkemizde şu anda 3000 adet civarında elektrikli otomobil kullanıcısı var. Erken adapte olabilen bir kesimden bahsediyoruz. Bu kullanıcıların belki sadece %10’u kendi park alanına sahiptir. Geriye kalan ikinci seçenek ise, iş yerinde şarj imkanı. Bu imkanı da bu orana dahil edersek %50’lik bir orandan söz edebiliriz. Ülkemiz için şarjlanma şartlarını belirleyecek özellik, elektrikli otomobil alım yaygınlığı olabilir. Yani her gelir seviyesinden tüketicinin elektrikli otomobile yöneldiği durumda, şartlar yeniden belirlenmek zorunda olabilir.

İşte bu noktada, kanun yapıcılar ve politika belirleyiciler devreye girmek durumunda. Kamu yöneticileri elektrikli otomobil sahiplerine şarj etme kolaylığı sağlamak zorundadırlar. Parklama yapılan yerin sahipliğinin yaygınlaşmasının pek de mümkün olamayacağı ülkemizde, park edilen noktaların gece şarjlanmaya uygun hale getirilmesi beklenmelidir. Avrupa ülkelerinde uygulanmaya başlandığı gibi, elektrikli otomobil kullanıcılarının şarj yapma hakkı için, otoritenin kanuni adımları atması şarttır. Şehir içi parklanma yapılan yerlerde, Şarj istasyonlarının kurulumu zorunlu hale getirilmeli, altyapı ihtiyacının giderilmesi ve şebeke gücünün artırılması için bölge elektrik dağıtım firmaları da yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

Kim ödeyecek?
Günümüzün öncelikli sorunu gibi görünmese de, 10 yıl sonra bakarız demek, 10 yıl sonra bugün ki maliyetin 10 katı ile karşılaşacağımız gerçeğini malesef ki ortadan kaldırmıyor. Bu yüzden bu maliyetlerin devlet tarafından karşılanması beklenti olarak düşünülse de, hizmet toplam faydalanacak tüm taraflara bölünmek zorundadır. Yeni yapılarda; bina ve konutlarda, yeni şehir planlamalarında; otopark ve yol yapımlarında Şarj İstasyonları planlara dahil edilmeli, sonrasında yapıldığında artacak maliyetler, baştan daha düşük yapılabilmelidir. Günlük enerji talebimizin her geçen gün arttığı gerçeği karşısında, işin içerisine ulaşımda elektrikli araçların da girmesi ile şebekeye bağlantının çeşitlendiği ve farklı frekansların dahil olduğu bir dönemde, sürekli kontrol ve revizyon kaçınılmazdır.

Regüle edilmesi gereken bir sektörün doğuşuna hep birlikte şahit oluyoruz. Beklediğimiz, ertelediğimiz her dakika bize daha fazla mali yük olarak geri dönecektir. Dünya ülkeleri, otomotiv ve teknoloji üreticilerinin tümü, elektrikli ulaşıma geçiş planları ve kararları almakta iken, ülkemizin bu gelişmeye seyirci kalmasını bekleyemeyiz. En basitinden solar panel teknolojisinde yaşadığımız son 5 yıllık gelişim süreci, çarpıcı bir şekilde karşımızdadır. Elektrikli ulaşımda da bu sürecin yaşanacağını hepimiz kabul ediyorsak, o zaman bugünden kanuni çerçevesini belirlediğimiz yol haritalarını gündemimize almak durumundayız.

Enerjiniz bol olsun
Berkan Bayram



Bir yanıt yazın