Rapor / Elektrikli Araçların Şebekeye Etki Analizi
Elektrikli araçların dağıtım şebekelerine entegrasyonunun analizi, elektrikli araçların düşük maliyetli şarjı ve daha etkili şarj için akıllı şarj stratejileri ve iş modellerinin incelendiği SHURA raporu yayınlandı:
Raporun tamamı için:
< RAPOR >
[divide style=”3″]
Rapor ile ilgili olarak Berkan BAYRAM’ın görüşleri:
”
Detaylı ve özenle çalışılmış olan rapora ilişkin, ilk tanıtım toplantısında da beyan ettiğim kilit veriler ve muhtemel yatırımları şekillendirecek olan öngörüler kısmına ait görüşlerimin açıklamalı sebepleri aşağıdaki gibidir:
1 – Toplam Elektrikli araç pazarının (hibrid hariç) 2030 yılında 1 milyon adet (Orta büyüme) ve 2,5 milyon adet (Yüksek büyüme) olacağı öngörüsü. (Syf 38)
2 – Toplam Şarj istasyonu sayısının 2030 yılında, 400 bin adet ( Orta büyüme) ve 1 milyon adet (Yüksek büyüme) ulaşacağı, (Syf 39)
3 – Halka açık şarj noktalarının %90’ının Level 2 (AC), %10’unun Level 3 (DC) olacağı, (Syf 39)
Raporun genelini kısmen etkileyebilecek olan bu senaryolar, benim görüşlerime göre malesef hatalıdır.
1 – Ülkemiz pazar dinamikleri, regülasyonlar ve tüketici alışkanlıklarımızın önümüzdeki 5 yıl daha değişmeyeceğini göstermektedir. Hali hazırda toplam pazarımızın tümüyle konvansiyonel olması ve tepe noktasının 850bin adet, bu yıl ve önümüzdeki yıl da 350bin adet seviyelerinde dolaşacağını göz önünde bulundurursak, bu yapının içerisindeki elektrikli segment payı önümüzdeki 5 yıl daha, %1’in altında kalmaya devam edecektir. Yani, 2026 sonrası her yıl 300bin adet plug-in hibrid (vergi avantajı malesef bulunmamaktadır) ve %100 elektrikli otomobilin satılacağını düşünmek fazla iyimser bir tablodur.
Fakat:
Otomobillerin CO2 emisyon salımı üzerinden özellikle otomobil markalarına getirilebilecek ceza sistemi, otomobil vergi sisteminde emisyon oranları üzerinden yapılacak değişiklik ve elektrikli otomobilin tüketici tarafında parasal teşvik yöntemleri, 2030 yılında kümülatif toplamın Orta Büyüme senaryosunu destekleme ihtimaline sahiptir.
2 – Şarj noktalarının sayısının yatırım maliyeti, uygun konumlandırma ve teknolojiye paralel ilerleyeceği için, 1 milyon adete ulaşmasına hem imkan yoktur hem de ‘neden yoktur‘. (Teknoloji kısmına 3ncü maddede değinilmiştir.)
Çünkü TEHAD olarak üzerinde çalıştığımız Ulusal Şarj Ağı konusunda ilerleme sağlayabilirsek, ülkemizi en ve boylamasına şeritlere böldüğümüzde kabaca 1000 adetlik kesişim noktasına erişiriz. Her bir kesişim noktası arasında (fazlasıyla) 100km’lik bir mesafe bulunur. ( Günümüzde üretilen en basit elektrikli otomobil dahi 200km standart menzile sahiptir.)
Her kesişim noktasına fazlasıyla 4’er şarj ünitesi bulunsa dahi, toplam rakam 4bin adete ulaşılır. Bu rakamın içerisine şehir içi ve otoparkları da dahil edersek, 2030 yılı için ideal şarj ünitesi sayısı en fazla 250bin adet olacaktır.
3 – 2030 yılında şarj istasyonlarının %90’ı Level 2 (AC) değil tam tersine %10’u Level 2, %90’ı Level 3 (DC) olacaktır. Çünkü bugün üretilen veya tanıtılan her elektrikli otomobil en az 50kW DC şarjı destekleyebilmektedir. (Milli Otomobil projesinin de 50kW’ye uygun olduğundan bahsedilmektedir.)
Dolayısıyla, benzer 2 elektrikli otomobilden biri AC şarj ünitesinde 1,5-3 saat aralığında şarj olabilirken, DC şarj ünitesinde ise 15-30 dakikada arasında şarj işlemini gerçekleştirebilecektir. Bu yüzden hiçbir elektrikli otomobil kullanıcısı DC üniteye ulaşımı mümkünken, AC şarj noktasında vakit harcamayacaktır. Avrupa ve dünya geneli şarj süresi çözüm yöntemi de bu şekilde ilerlemektedir. Elektrikli araçların artan menzil mesafesi (standart 500km), hızlanan şarjlanma teknolojisi (15 dakika) ile birleştiğinde, şarj istasyonu sayısını artırmayacak aksine yavaşlatacak ve ultra hızlı tipe dönecektir. Şarj istasyonu üreticisi ve yatırımcısı açısından ise, AC yatırım maliyeti her ne kadar uygun bütçeli olsa da, az adetli ve doğru konumlandırılmış DC istasyon yatırımına geçecektir.
Saygılarımla,
Berkan Bayram
TEHAD Y.K.B.
[divide style=”3″]