Ne için uğraşıyoruz ki?… O maddeye düzenleme geliyor!
” Umutların tükenmeye başladığını hisseder, tükenir, yorulursun bazen. Ne için uğraşıyorum ki?! diye sorgulamalar başladığında hepten kaybetmişsindir aslında.
Pazar gününe ait bir yazı gibi görünebilir, ama öyle değil.
Güzel ülkemizin birbirinden başarılı! bürokratları bazen yanlış kararlar alabiliyor, yanlış adımlar atabiliyorlar. Bu, tüm dünya ülkeleri için geçerli bir durum. Ama gelişmiş ülkeleri bu kategoriden ayıran fark; Yanlışa yanlış diyebilmeleri, hatadan en kısa sürede dönebilme cesaretine sahip olmalarıdır!
Geçen hafta meclisten geçen bir kanun üzerine; “Meclis’ten Elektrikli Otomobile bir darbe daha geldi!” diye bir bülten paylaştık. Artık bunun üzerinde daha ne olabilir ki diye düşünüyordum. Dünya elektrikli otomobile yatırım üstüne yatırım yapıyor, biz daha başlamadan yarıştan çekiliyor muyduk?!
Öyle ya, Avrupa’da %38’e düşen dizel otomobil satışları ülkemizde %60’ın üzerine çıkmıştı. Avrupa’daki dizel satışlarının düşmesinin altında ekonomik ve çevresel faktörler yatarken, ülkemizde dizel otomobil satışlarının artmasının nasıl bir izahı olabilirdi ki?
Kritik noktalar şunlardı;
- Avrupa’da dizel yasaklanıyor diye, Otomotiv devleri dizel üretmeyecek mi?
- Avrupa yollarında artık dizel kullanılmayacaksa, o otomobiller nereye gidecek?
- Avrupa’lı dizele binemeyecekse?! tercihi ne olacak?
[divide style=”3″]
Soruların cevaplarını da içinde barındırdığı bu tabloyu tam 3 yıl önce, yine kamuoyuna sunmuştum. Her şeyden öte; Avrupa’da bir pazar açılıyor, Elektrikli Ulaşım pazarı! Bunu neden göremiyoruz, fark edemiyoruz, anlayamıyorum demiştim. (Ülkemiz Avrupa’nın kamyon ve Otobüs tedarikçisi...)
Neyse, konumuza dönelim.
Meclis’ten çıkan kanuna göre; ‘Otomotivde Lityum içeren bataryalar 15 TL ile…’ ücretlendirilir maddesi, ilk başta ne var ki, diye sorgulanabilecek bir durumdan ötedir. Belki iyi niyetle düşünülmüş ama torba yasanın içerisine Otomotivi’de eklediğinizde aslında büyük bir hataya dönüşmüştür. Bu, geri kazanım katılım payı tutarı tüm elektronik eşya bataryalarına, tablet, cep telefonu, araba lastiklerine vb eklenebilir, ama otomotivdeki batarya ile bilgisayar bataryasını bir tutamazsınız!
Bu madde gündeme gelmeden daha 2 ay önce, İstanbul’da Çevre Bakanlığı’nın düzenlemiş olduğu çalıştaya katılmıştım. Çevre Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar yönetimindeki çalıştay, Avrupa Birliği’nin desteklediği #Seninİklimin projesinin tanıtıldığı ve özellikle ulaşımdan kaynaklı iklim meselesi etrafında toplanan sunumlar ile sona ermişti.
Peki, aynı kurum çatısı altında bir taraftan iklim ile mücadele ederken, diğer taraftan nasıl olur da, böyle bir madde hazırlanabilirdi?
Konuyla ilgili olarak bir çok değerli isim ile görüştüm. Başta Enerji Bakan Yardımcısı Oğuz Can bey ile konuyu değerlendirme şansımız oldu. Sonrasında Hürriyet Gazetesinden sevgili Emre Özpeynirci ile durumu paylaştım. Sağolsun Emre, 7 Ocak tarihli Hürriyet Gazetesinde haberi girdi. (Haberi tüm Türkiye, Sözcü Gazetesinden Metin Köklüçınar‘dan duymuştu)
En başta, böyle bir kanunun çıkarılması için Çevre Bakanlığı bürokratlarının ön ayak olması, yapılmasına ihtimal dahi verilemeyecek kadar büyük bir hatadır!
Çünkü;
- Elektrikli otomobil bataryası, bir enerji deposudur. Verimliliğini kullanıma göre 7-8 yıl sonra %25 oranında kaybedebilir. Bu durumda da kullanılabilir, fakat tüketici tarafından talep görmeyebilir. Ama, geri dönüşüme gitmez! Yenilenebilir enerji çeşitlilikleri ile entegre bir şekilde Elektrik Depolama Sistemi (EDS) olarak hayatına devam eder. ( Çok değil, bir 10 yıl sonra tüm kamu binalarının çatılarında Solar Panelleri, temel katlarında ise EDS‘leri göreceğiz. Bu cümlem şurada dursun..)
- Ülke olarak elektrikli araç gelişimini yakından hissetmiyor olabiliriz (2018 yılında sadece 155 adet elektrikli araç satıldı.) Ama Avrupa, Çin ve ABD pazarları Elektrikli Ulaşımı çeşitlendirmeye, elektrikli taksilerden, elektrikli kamyon ve otobüslere kadar tüm yelpazeye sahip olmaya başladılar. (2018 yılında dünyadaki elektrikli araç sayısı 5 Milyon adete ulaştı. ) Norveç pazarında sadece 5 yıl önce, her 10 otomobilden 2 tanesi elektrikli araçtı, 2018 yılında bu oran %50’ye ulaştı.
- Artan dünya nüfusu, büyük oranda şehirlere doğru kaymaya başladı. Gelişmiş ülkelerde nüfus dağılımı %70 gibi rakamlarla büyükşehirlere kaymaya başladı. Dolayısıyla hava ve çevre kirliliğinde anormal yükseliş, sağlık giderlerinde artış yaşanmaya başladı. Bu yüzden Çin ve Avrupa ülkeleri hava kirliliği ile mücadele etmeye başladılar. Bununla baş edebilmek için de ilk çıkış noktası olarak Elektrikli Araçlarda gördüler…
- Sadece yasal yöntemler ile halkın Elektrikli Araçlara yönelmesi kabul görmeyeceğinden teşvik sistemini devreye aldılar. ABD’de 7500$, Çin ve Avrupa’da ise 3500 Euro’dan 5000 Euro’ya kadar, ilk alımda geçerli olan indirim bedellerini uyguladılar. Bu gelişme karşısında bugün tüm dünyadaki Elektrikli otobüs sayısının %90’ından fazlası Çin’dedir.
Teknolojik, ekonomik ve iş alanlarının gelişmesini bir kenara bırakalım.
Sadece Çevre özelinde konuşmak gerekirsek; yukarıda belirttiğim bu özet 4 madde, yürürlüğe konulmak istenen bu maddenin, neden Çevre adına yapılmaması gerektiğinin özetidir.
Çünkü bu maddeyi sonraki nesillere açıklamamız mümkün değildir.
Bir 10 yıl sonraki projeksiyonu görmeye çalışalım;
Avrupa’nın büyükşehir merkezlerinde sıfır otomobil gürültüsü,
60g/m3 altına düşürülmüş CO2 emisyonu ve son derece gelişmiş enerji altyapısı ile
her yerde %100 elektrikli otomobil, kamyon ve otobüsler!
Ülkemizde 10 yıl sonra;
Avrupa’nın 3ncü dünya ülkelerinde üretmeye devam edeceği dizel otomobillerin 1 numaralı pazarı.
Avrupa’da kullanılmadığı için oluşan 2nci el dizel otomobil ve otobüslerin pazarı!
Halen petrole bağımlı…
Son dakika;
belki duymuşsunuzdur, Hollandalı Vitol, ülkemizde en büyük 2nci el otomobil şirketini kuruyor.
Medyamız buna alkış tutuyor! Sebep?
Son dakika 2;
[divide style=”3″]
Özet halinde yazmaya çalıştığım bu konularda tüm kamuoyunu düşünmeye davet ediyorum.
Enerjiniz bol olsun!