GenelHaberlerManşet

Elektrikli araçlarda TBMM’nin ilk adımı ‘şarj istasyonları’ olacak

TRT HABER Röportajı / 06.09.2021

Otomotivde ‘gelecek’ bugünden geldi. Peki Türkiye’de hangi çalışmalar yapılıyor ya da tüketici tarafında beklentiler neler? Gerçekten de bizde de çok hızlı bir geçiş süreci mi yaşanacak? Bursa gibi otomobil üretiminin kalbi durumundaki yerler bu değişimden nasıl etkilenecek? Tüm bu soruların yanıtını alabilmek için Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği (TEHAD) Yönetim Kurulu Başkanı Berkan Bayram ile bir araya geldik.

2011 kırılma noktası oldu
TEHAD Başkanı ile elektrikli araçların tarihi gelişimini konuşmaktan ziyade asıl mesele olarak gördüğümüz Türkiye’deki duruma odaklanmak istiyoruz. Ancak çok kısa da olsa sürecin bazı temel değişim noktalarını hatırlamakta fayda var. Berkan Bayram’da bizim gibi düşünüyor ve elektrikli araçların tarihi her ne kadar çok öncelere dayansa da bildiğimiz anlamdaki gelişmelere dair kırılma noktasının 2011 olduğu bilgisiyle konuya giriyor.

“O dönemde dünyada petrol fiyatlarının ‘zıplaması’ ve 120 doların üzerine çıkması tüketici tarafında bir karşılık buldu” diyor. Otomotiv üreticileri de bunu görmüş ve ‘çıkış noktası’ aramış. Sizin de tahmin ettiğiniz üzere bu çıkış noktası ‘elektrikli araçlar’ olmuş ve 1880’lerde başlayan serüven, 2011’de zirveye çıkmış.

TEHAD Başkanı kısa bir bilgi daha paylaşıyor ve bu dönemde ülkemizde de ilk defa elektrikli bir aracın Bursa’da üretildiğini söylüyor. Aslında bu bilgi, Türkiye’nin elektrifikasyon trenini 2011’de yakaladığını göstermesi bakımından önemli. ‘Elektrikli araçlar ilk olarak ne zaman radarınıza girdi?’ diye sorsak bir çoğumuzun ‘TESLA ile’ demesi oldukça muhtemelen. Berkan Bayram da aynı şekilde düşünüyor ve sürecin TESLA ayağına değiniyor. TESLA ile sektördeki canlanmasının ve tüketicideki karşılığın ilk kıpırdamaları görülmüş.

Ancak asıl dönüm noktasının 2015-2016 yıllarında yaşandığının altını çiziyor Bayram ve ülkemizin de yakından takip ettiği ‘emisyon krizi’ haberlerini anımsatıyor.
“Otomobillerin bilinenden 40 kat daha zehirli olduğunu gördü Avrupa ve bir anda her şey değişti” diyor Bayram.

TEHAD Başkanı’nın anlattıklarına göre buradaki asıl önemli konu ulaşım ve sağlık arasındaki bağ olmuş. Daha net bir ifadeyle, Avrupalı karar vericiler, söz konusu zehirli gazları çok fazla çıkaran otomobillerin bir süre sonra halkın sağlığını ciddi şekilde bozacağına düşünmüş. Sonrasında ise ‘Sağlık sisteminin getireceği mali yük bizim için çok daha yüksek ve riskli’ öngörüsünden hareketle emisyonla ilgili çok sert kararlar almış. Dizel emisyon krizi, elektrikli araçların Avrupa yolculuğunda zıplama tahtası olmuş.
Elektrikli araçlarda TBMM’nin ilk adımı ‘şarj istasyonları’ olacak
“Avrupalı kullanıcı basit bir mantıkla hareket ediyor” diyor Bayram. “Eğer çevreyi kirletmiyorsam, şehrin içinde sese sebep olmuyorsam, ülkemin enerji ve sağlık sistemine eksi yönde bir adım atmıyorsam o zaman benim farklı avantajlarım olmalı” görüşünün çıkış noktası olduğunu söylüyor. Bu nedenle elektrikli araç alanın neredeyse hiç vergi ödememesi, sıfır kilometre elektrikli araç alımında 2 bin euro’dan 9 bin euro’ya kadar teşvik sağlanması, şehir içinde otoparkların ücretsiz olması, kimi paralı köprü ve yollardan bedava geçiş hakkı gibi teşvikler ciddi karşılık bulmuş.
Türkiye’de durum nasıl?
Peki ya Türkiye? Bizim ülkemizde durumlar nasıl, tüketici ne istiyor? TEHAD Başkanı Berkan Bayram, sektörü yakından takip edebiliyor… Çünkü hem tüketici tarafını hem elektrikli araçları ülkemize getiren bayilerin yaşadıklarını hem de ilgili bakanlıklar başta olmak üzere bürokrasi kısmını iyi bilen bir isim. Bizde de çalışmaların olduğundan bahsediyor TEHAD Başkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yakın zamanda gelecek bazı taslaklar olduğunu söylüyor.
Meclis’te elektrikli araç mesaisi artacak
Bu bilgiyi, EPDK’dan gelen ‘altyapı için çalışmalarımız sürüyor’ açıklamasıyla birleştirince merakımız daha da artıyor. Çalışmaların ne olduğunu biraz daha somutlaştırmasını istiyoruz Berkan Bayram’dan: “EPDK, Enerji Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı tarafında çalışılan konu başlıkları var. Bu çalışmalarda 11 ana konu belirlendi. Bunlar sırasıyla TBMM’ye gelecek. Bahsettiğim 11 temel noktanın tamamının kanunlaşmasını bekliyoruz. Diğer yandan şarj altyapısı, şebeke entegrasyonu, batarya, akü-batarya teknolojiler ve en önemlisi yazılım gibi konularda izlenecek muhtemel yol haritası da TBMM’ye gelecek. Ayrıca, şarj istasyonlarının belli bir standartta olması için Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile de çalışıyoruz. Bu da yakın zamanda Meclis’e gelecek ve kanunlaşacak.”

Türkiye’de kullanıcı ne bekliyor?
Avrupa’da geçen yıl 1,4 milyon elektrikli araç satılırken Türkiye’de busayı 844 ile sınırlı kaldı. Ülkemizde 4 bin 500 adede ulaşan bir soket sayısı var. Avrupa’da bu rakam 150 bine yaklaşıyor. TEHAD Başkanı’na bu durumu soruyoruz. Daha doğrusu ‘Türkiye’de ne olursa vatandaşın talebi artar?’ kısmını biraz açmak istiyoruz. İlginç bir örnekle başlıyor yanıtına Berkan Bayram. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, milli elektrikli otomobil TOGG’u bizzat sürmesi, hemen her konuşmasında muhakkak buna değinmesi kitleler üzerinde çok etkili olmuş. “Elektrikli araç konusu bu vesileyle Türkiye’deki en ücra köşede dahi tartışıldı” diyor.Özellikle Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerinde elektrikli araçlar için çok farklı teşvikler uygulanıyor.

Teşvikler artarsa talep de artar
Sonrasında sözü teşviklere getiriyor. Türkiye’de sıfır alımlarda destek, KDV ve ÖTV’nin sıfırlanması, ücretsiz otopark, kredi kolaylığı gibi etmenler olursa vatandaşın buna yönelebileceğini söylüyor. Ancak bildiğimiz tarzdaki içten yanmalı motor üreten fabrikaların sayısının ülkemizde çok olması belli çevrelerde ‘elektrikli araçlara çok teşvik verirsek, diğer taraf zarar görür’ şeklinde algılanıyormuş. TEHAD Başkanı buna katılmıyor. Elektrikli araçların ve konvansiyonel üretimin birbirine paralel şekilde desteklenebileceğini, elektrikli araçlarda belli bir seviyeye ulaşıldığında teşviklerin de azaltılabileceğini söylüyor.
Sohbetimizin sonunda TOGG’un tüketicideki elektrikli otomobil algısını nasıl değiştireceği sorusunu da yöneltiyoruz Berkan Bayram’a.
Elbette olumlu katkısı olacak ancak ilk araçlar banttan iner inmez böyle bir değişim pek mümkün değil. Türkiye’de yıllık 750 bin ile 1 milyon arası araç satılıyor. TOGG ilk yıl 9 bin adet üretimi hedefliyor. Haliyle bu üretim yıllık 50 binlere geldiğinde vatandaşın algısının ve talebinin değişiminden söz edebileceğiz” diyerek sözlerini tamamlıyor.


Bir yanıt yazın