Doğru Menzil!
Okan Altan / 11.12.2021
Markaların açıkladıkları elektrikli modellerinin WLTP menzil değerlerinin doğruluğu, tarafsız gazeteciler tarafından bir kez daha. bu sefer daha ulaşılabilir modellerle test edildi.


3 yıl önce Barselona’da bir araya gelen Avrupa’nın önde gelen profesyonel otomotiv gazetecileri, piyasadaki 10 elektrikli otomobil için ilk bağımsız gerçek menzil testine katılmışlardı. Sahil, otoban ve dağlık yollardan başka Barselona F1 Yarış Pisti’nde de kullanılan o ilk 10 elektrikli aracın, ne bir en dinamik performans, ne en iyi yol tutuş ne de en büyük menzil amacıyla değil, sadece gerçek menzil test sonuçları, uzun süre konuşulmuş ve Bureau Veritas tarafından bile onaylanarak, açıklanan WLTP verilerine gerçekte ne uzak kaldıkları ortaya çıkarılmıştı. Böylece tam elektrikli araçlar hızla hayatımıza girerken, potansiyel müşterilerinin bir elektrikli otomobil satın aldıklarında beklentilerine rağmen yüzleşecekleri gerçek menzilleri, çok önemli olduğu düşünülerek ortaya çıkarılmıştı.

Elektrikli otomobillerin gerçek kapasiteleri hakkında referans oluşturmak için EcoBest Challenge projesi, geçtiğimiz Kasım ayında yine Katalonya’da coches.net ve AutoBest organizasyonunda fakat bu kez VinFast desteğiyle tekrarlandı. Bu sefer teşviksiz ve vergisiz fiyatları 32 bin Euro’nun altındaki “ulaşılabilir” 15 tam elektrikli ile sadece evden işe, işten eve kullanımın ötesinde, uzun mesafelerde seyahat edebilme kabiliyetleri araştırıldı. Menzil kaygısı yaşayanlara çok iyi fikir verecek olan sonuçlar için, 15 tam elektrikli aracın sürücüleri, Terrassa şehrinin içindeki ve çevresindeki minimum rüzgar altındaki, düz, inişli ve çıkışlı belirlenmiş rotanın yollarında her 25 kilometrede bir değiştirildi.
“Ya şarj yetmezse” endişeleri, açıklanan menziller hakkında daha gerçekçi testleri gerektiyor. Üreticilerin özel parkurlarda profesyonel fabrika sürücüleriyle ulaştıkları maksimum değerlerle ve laboratuvar WLTP ölçümleri karşısında gerçek kullanıcıların günlük sürüş temposuyla gerçekleştirilen tam bağımsız gazetecilerin objektif menzil testleri arasında ciddi farklar ortaya çıkıyor.

Büyük bataryalı ve uzun menzillilerin küçüklerle denkleştirilmesi için, önce tüm araçların bataryaları ilk günkü sürüşlerle 200 kilometre menzile kadar denkleştirildi. İkinci gün ise İspanyol şarj istasyonları üreticisi ve kurucusu #Circutor’dan başlayan ikinci gün sürüşleri, tüm araçların peş peşe takip etttikleri 60 kilometrelik dış rotadaki dönüşlerin ardından bataryalar “0” gelince gece geç saatlere kadar aynı fabrikanın iç yollarında devam etti. Klimaları, infotainment sistemlerini vs kapatmadan Sport ya da Eco modlarında değil Normal modlarında “Batarya:0” alarmının çok sonrasında araç tümüyle duruncaya kadar devam eden sürüşlerde uydu sensörlerine göre menzil ölçümleri yapıldı. Sıradan bir elektrikli otomobil sahibinin gerçek kullanım kondisyonunu tutturarak yaptığımız teste Citroen, Cupra, Dacia, Fiat, Honda, Hyundai, Kia, Mazda, Nissan, Opel, Peugeot, Renault ve Volkswagen‘in en çok ilgi gören “ana akım” elektrikli modelleri katıldı. Gerçek trafik testinin nihai sonuçlarında WLTP menzillerinin yüzde 90’ına varan oranlarda ulaşılırken, özellikle batarya rezerv göstergesi sıfırı gösterdiğinde bile, “kaplumbağa hızı”nda olsa da 37,8 km’ye kadar yola devam edilebildiğini de gördük.

Testteki tüm araçlar, WLTP referansının %75’inin altına düşmezken, 15 araçtan 5’i WLTP aralığının %90’ını elde edebileceklerini ve kentsel ortamda termik motorlulara ciddi seçenek haline geldiklerini kanıtladılar. Özellikle tüketicileri en çok ilgilendiren olumlu sonuç ise, batarya kapasitesinin tüm modellerde yüzde sıfıra ulaşana kadar farklı ortamlarda gerçek sürüş alışkanlıkları altında sürüldükten sonra en az 14 km daha ilerleyebildiklerinin tespit edilmesi oldu. Bu da, tam elektriklileri kullananlar için yolda kalmayacakları işareti veriyor. Normal yakıtlı araçlardaki gibi “yedek depo” esprisinin elektriklilerde de stratejik yazılım ile sağlanabildiğini artık söyleyebiliyoruz, fakat bu stresli riske girmemeyi de tavsiye ediyoruz.

Sıfır batarya alarmından gerçek menzilin farklı rakamlarla da olsa, artık hareket edemez hale gelinceye kadar pozitif bir aralıkta uzayabilmesi, aslında dikkatsizlikle şarjı unutanlar için en yakın istasyona ya da prize ulaşmak için yeterli olabilir. “Killing the battery” durumuna kadar neredeyse yürüyüş hızında ilerlesek de testteki hiç bir otomobilin WLTP döngüsü altında homologe edilmiş aralığa ulaşamamış olmasını hatırlatmamız gerek. O sebeple; gerçek menzil ile WLTP aralığı arasındaki oranı temsil eden ‘EcoC 1’ ve EV’lerin gerçek enerji verimliliği hakkında ‘EcoC 2’ olmak üzere iki endeksi tablolarda inceleyebilirsiniz. Ayrıca modellerin bataryalarındaki 1 kWh ile kaç kilometrelik gerçek menzil sunabilecekleri, yani bir anlamda “yeşil kimlik”leri de ortaya çıkarıldı.
Bu tarafsız gerçek menzil testimizdeki tüm araçlara aynı şekilde uygulanan tutarlı metodoloji, sürücülerin çoğunun alışkanlıklarından kaynaklanan pratik ihtiyaçlar ve sürüş davranışlarından esinlenerek hazırlanmış idi. Ne bir karşılaştırma, ne yüksek performans ne de fren ya da çeviklik denemesi yapmadan, değişik modeller arasındaki farklılıkları değerlendirmeden, sadece normal kullanıcının sürüşü baz alınarak “gerçekten ne kadar gittikleri” kontrol edildi. Ve bu sonuçların, Avrupalı tüketicilere karar verme süreçlerinde güçlü bir gerçeklik temeli olarak sunulması amaçlandı.
“Killing the battery” durumuna kadar neredeyse yürüyüş hızında ilerlesek de testteki hiç bir otomobilin WLTP döngüsü altında homologe edilmiş aralığa ulaşamamış olmasını hatırlatmamız gerek.
“EcoC 1” endeksinde çok iyi performans gösterenler, WLTP’ye oldukça yakın, yani fabrika verilerinin doğruluğu kabul edilebilir olanlar. Elektrikli araçlarda enerji verimliliğine ilişkin çok iyi fikir veren “EcoC 2” endeksi ise, bataryadaki 1 kWh’nın sunabileceği gerçek menzil kilometresini, yani bataryadaki her kWh ile gerçekte kaç kilometre gidilebildiği ölçümünü gösteriyor. Dacia Spring’in 8 km/kWh’yı aşabilmesi, 3 yıl önceki ilk testimize göre elektrikli araç üreticilerinin ürünlerini nasıl hızla iyileştirdiklerini ve çok daha “enerji verimli” hale getirdiklerini de gösteriyor.

Batarya rezerv göstergesi, sıfırı gösterdikten sonra neler olduğunu ölçen Avrupa’daki tek tarafsız testimizde ulaştığımız başka bir benzersiz sonuç da, tamamen boşalan bataryaları yeniden tam olarak şarj ederken, batarya kapasitelerinden daha fazla, yüzde 5,9 ile yüzde 27,1 arasında daha fazla enerjiye ihtiyaç duymalarıydı. Bu ekstra şarj miktarı, öncelikle şebeke AC’den araçtaki DC’ye dönüştürülürken yaklaşık yüzde 5’lik enerji kaybı olarak açıklanabilir. Başta invertör olmak üzere, şarj için kullanılan tüm araç sistemlerine, ayrıca yazılıma, sokete, süreçle ilgili her şeye güç sağlamak için kullanılan bu ekstra, şarj işlemi sırasında pilin soğutulması için enerji kullanımını da kapsıyor, ki sıcak ortamlarda hızlı şarjda bu enerji kullanımı daha fazla olabilir… Yani bataryaların durumu ve şarj cihazının tipi de, bazı kayıplara neden olabiliyor. Bu sebeple de, kabul edilebilir teknik açıklamaları olsa da, beklenenden daha fazla ödeme yapmak zorunda kalacak tüketicilerin adil bilgi edinmelerinin önemli olduğuna inanıyoruz. Otomotivin öncelikle enerji verimliliğini artırmak için yapması gereken daha çok iş var. Fakat, 2025 yılına kadar 10-12 km/kWh batarya hızının üstüne ulaşacak “gerçek yeşil” otomobillere sahip olacağımıza da inanıyoruz.

Bu test için özel olarak çalışılmış parkurumuzun yarısını oluşturan otoban sürüşlerinde düşük bataryada bile minimum hız limitinin altına inilmeden, köy ve şehir içi yollarında maksimum hız limitlerinde, yani biraz yüksek tüketimle kullansak da, testteki otomobillerden hiç biri bizi üzmedi. Fakat, tüm tüketicilerin olası tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir elektrikli otomobilin henüz üretilmediğini de görmüş olduk. EcoBest Challenge ile belirli coğrafya, sıcaklık ve test döngüsü gibi koşullar altında elde edilen bir ortalamalar, ideali temsil etmese de; çıkarılan sonuçlar, herkesin elektriklilere daha sempatik bakabileceğini de sağlayacaktır. Şarj istasyonlarının yaygınlaşması ve hızlı şarj noktalarındaki şarj etme hızının gelişmesiyle; hem şehir içi kullanıma hem de otoyol sürüşlerine yetecek gerçek menzilleriyle elektrikli otomobiller, normal motorlu araçların artık alternatifi oluyorlar!
İŞTE SONUÇLAR

