GenelHaberlerManşet

Toyota Rotayı Elektrikli Modellere Çevirdi

Toyota, 1 Nisan’dan itibaren Başkanlık ve CEO’luk görevini Akio Toyoda’dan devralan yeni CEO’su Koji Sato ile ilk basın toplantısını gerçekleştirdi. Koji Sato önderliğinde üst yönetimin yer aldığı sunumda, Toyota’nın geleceğine dair stratejileri açıklandı. Global olarak sattığı araçların ortalama CO2 emisyonunu 2019’a göre 2030’a kadar yüzde 33 ve 2035’ye ise yüzde 50’den daha fazla düşürecek.

Toyota bZ4X

Her bölgeye uygun elektrikliler üretilecek
Toyota, yeni nesil elektrikli araçlarını farklı ülke koşullarına göre geliştirecek. bZ ürün gamının odağında ürün yelpazesini genişletecek ve ülkelere göre yerel üretimler yapılacak. Buna göre ABD’de 2025’te 3 sıra koltuğa sahip elektrikli SUV üretimi başlayacak. Çin’de ise bZ4X ve bZ3 modellerine ek olarak 2024’te yerel ihtiyaçlara uygun iki yeni tam elektrikli model daha geliştirilecek. Sonraki yıllarda ise modellerin sayısı daha da artırılacak. Asya ve gelişen pazarlarda artan tam elektrikli araç talebine yanıt verilecek. Stratejilerini karbon nötr olma ve mobilite çeşitliliğini artırmaya yönelik oluşturan Toyota, tüm süreçleriyle geleceğe doğru cesur adımlar atıyor. Araçlarının üretiminden tedariğine, kullanımına ve geri dönüştürülmesine kadar tüm süreçlerde 2050 yılında karbon nötr olmaya odaklanan marka, global bir şirket olarak öncülük yapmaya devam ediyor.

Yoichi Miyazaki, Koji Sato, Hiroki Nakajima

Artan verimlilik ile menziller katlanacak
Hibrit modellerin öncülüğünde elektrikli araç satış adetlerini artıran marka, aynı zamanda plug-in hibrit ürün gamı seçeneklerini de artırıyor. Tam elektrikli ürün yelpazesini de genişleten Toyota, 2026 yılına kadar 10 yeni elektrikli model daha tanıtmayı hedefliyor. Aynı zamanda 3 yıl içerisinde şirketin yıllık tam elektrikli araç satışlarının 1.5 milyona ulaşması planlanıyor. Bu süreçte günümüzdeki elektrikli araçlardan tamamen farklı yeni nesil elektrikli araçlar geliştirmeyi de planlayan Toyota, daha yüksek verimliliğe sahip batarya kullanımıyla menzili iki katına çıkarmayı, daha dikkat çekici tasarımlar ortaya koymayı ve daha heyecan verici sürüş performanslar sunmayı hedefliyor.

Bununla birlikte yeni plug-in hibrit modellerin artan batarya verimliliğiyle elektrikli sürüş menzilleri 200 kilometrenin üzerine çıkarılacak. Yakıt hücreli araç gelişimine de tüm hızıyla devam eden marka, hem binek hem de ticari araç segmentinde kullanımı artırmaya yönelik çalışmalar yapıyor. Hibrit araçlar ise, daha ulaşılabilir birer çevreci araç olmalarıyla ve yüksek verimlilikleriyle önümüzdeki dönemde ideal bir alternatif olmaya devam edecek. Bu strateji kapsamında Toyota, farklı ülke ve pazar şartlarına en uygun çevreci çözümleri sunarak karbon nötr olmaya hızlı adımlarla gitmeyi sürdürecek. 2035’te tüm global fabrikalarında karbon nötr olma hedefi açıklayan Toyota, global olarak sattığı araçların ortalama CO2 emisyonunu 2019’a göre 2030’a kadar yüzde 33 ve 2035’ye ise yüzde 50’den daha fazla düşürecek.

Toyota ilk nesil Prius’un tanıtılmasından bu yana 22.5 milyon adet satış gerçekleştirildi ve bu da yaklaşık olarak 7.5 milyon tam elektrikli aracın CO2 emisyonu tasarrufuna eşdeğer oldu. Toyota, emisyonları düşürmeye hibrit araçlarla öncülük ederken, hibrit sistemlerin maliyetleri ilk üretilen döneme göre 6’da 1 oranında düşürüldü.
Mobilite şirketine doğru heyecan verici dönüşüm
Toyota, karbon nötr olma hedefini ön plana alarak mobilite vizyonunu da geliştiriyor. Bir mobilite şirketine dönüşen Toyota, araçlarını da toplumun değerlerine ve ihtiyaçlarına göre şekillendiriyor. Güvenlik ve sürüş keyfi unsurlarını iyileştiren marka, aynı zamanda mobilite çözümlerinin de hayatı kolaylaştıracak ve topluma fayda sağlayacak şekilde geliştiriyor.

Mobilite şirketi olma hedefiyle Toyota üç alanda bunu gerçekleştirecek. Mobilite 1.0 ile araçları farklı ihtiyaçlarla birbirine bağlamak hedefleniyor. Elektrikli araçların ihtiyaç duyulan yerlere elektrik taşıması bunlardan biri olacak. Mobilite 2.0 mobiliteyi yeni alanlara yayacak. Yaşlılara, nüfusun azaldığı bölgelerde yaşayan insanlara ve otomobil pazarının henüz büyümediği gelişmekte olan pazarlardaki kullanıcılara da uygun mobilite imkanları sunulacak. Mobilite 3.0 adımı ise sosyal sistemleri entegre etmeyi amaçlıyor. Buna göre enerji ve ulaşım sistemlerine, lojistiğe ve yaşam tarzımıza bağlanan, şehirler ve toplumla bütünleşen mobilite ekosistemleri yaratılacak.



Bir yanıt yazın